28 Kasım 2012 Çarşamba

Hayatta bir amacınız yoksa yaşamıyorsunuz demektir.Amaçsızca bir yaşamda ne elde ettiğinize sevinebilirsiniz,ne de elinizdekinin değerini bilebilirsiniz.Ancak emek verip birşeyler kazandığınızda hayattan zevk almaya başlarsınız.

Bu şehre gelirken aklımda hep ''yeni bir hayat'' kavramı vardı.İçinde bulunduğum toplumun baskı ve anlayış tarzı,olaylara tepkileri yüzünden bunalımın son demindeydim.Bir gün dedim ki kendime ''Ben gerçekten neden yaşıyorum? Bu dünyadaki amacım ne? Biz gerçekten yaratıldık mı yoksa bütün bunlar insanlığın yarattığı bir hikayeden ibaret mi?'' Soyut fikirlerden bir türlü kaçamıyorum,beynimin içini kemiren bu sorulara hâla cevap bulabilmiş değilim ve bulabilmem de olası değil fakat bu dünyaya karşı artık gözlerim açılmış durumda.Dünyanın sorunları umrumda değil çünkü her şey hiç'e varıyor.Gözü dönmüş insanlık güç adına doğayı katlediyor,birbirini öldürüyor,din diye bize dayatılan hikayeler uğruna katliamlar yapıyor;bunun sonucunda elde ettiğimiz sadece bir ''hiç''.İnsanoğlu kendi sonunu kendi hazırlıyor.

Kötülüğe karşı asla bir şey yapamayacağız.Farklılık yaratabiliriz ama dünya üzerinde insan denen kavram olduğu sürece kötülükte olacaktır çünkü bu insanın doğasında var.Birileri hep zengin olacak,sömürecek ; diğerleri açlıktan ölecek.Bu böyle gelmiş ve böyle gidecek...

Peki,ben ''yeni hayat'' derken neyden bahsediyordum acaba? Üniversite hayatının getirdiği hareketli ortam mı,iş fırsatlarını yakalamak için yüksek notlarla okulu bitirmek mi,bir kız arkadaş bulup cinselliğin dibine vurmak mı? Hepsini düşündüm.Hiçbiri mantıklı gelmedi.Hiçbiri beni daha mutlu etmeyecekti çünkü biliyordum ki bunları elde ettiğimde zevkime doymuş ve daha fazlasını isteyecek duruma gelecektim.Günümüzdeki tüketim canavarlarından ne farkım kalacak ki böyle yaparsam? Boşver dedim kendi kendime.

Sonra sen çıktın karşıma.Açık konuşayım,sana da önyargılı davrandım ilkte.Çünkü insanları genelliyoruz biz,bunu hep yapıyoruz.Geçmişteki yaşadıklarımızın tekrarlanmasından korkuyoruz.Fakat sen bunların hepsini alt üst ettin.Seninle ilk buluştuğum gece anladım samimiyetinden,gülüşünden,bana bakışından ; sen benim için bu dünyaya gelmiştin birtanem.Elini tuttuğum an,bir an için olsa bile bütün dertlerimi unutturabiliyorsun bana.Zaman duruyor,her şey anlamını yitiriyor,sanki dünyada sadece ikimiz yaşıyoruz,sen ve ben.O kasım ayının soğuğu ve sonbaharın simgesi olan dökülmüş,sararmış yapraklar tanık oldu o gece sevgimize.Seninle yeniden doğdum ve sen bana yaşamak için umut verdin.Ve bana verdiğin o ilk öpücük...O an inan ne yapacağımı şaşırmıştım çünkü o kadar istiyordum ki bunu,pat diye öptün beni birden ama yavaşça ve dudaklarımda dudaklarından izler bırakarak...Benden daha mutlusu yoktu o an.


Artık bu şehrin bir anlamı var sevgilim...Bence mutluluk,sevdiğinle birlikte amaçsızca dolaşıp üşümek,ısınmak için birbirine sarılmaktır,onunla birlikte olduğun her anın tadını çıkarabilmektir ve inan; ben seninle çok mutluyum sevgilim...

Y.C.B